This study investigates the convergence of Digital Taylorism and digital colonialism as central mechanisms in the transformation of labor and power under digital capitalism. Digital Taylorism refers to the algorithmic management of labor processes, where work is broken down, monitored, and optimized by automated systems that prioritize productivity over human agency. This model intensifies surveillance and reduces labor to data points, reinforcing alienation and commodification. Simultaneously, digital colonialism extends these dynamics globally, as technology corporations from the Global North impose platforms, infrastructure, and labor regimes upon the Global South. In doing so, they replicate colonial dependencies through data extraction, cultural imposition, and labor exploitation. The study adopts the Critical-Humanist Political Economy of Communication framework, emphasizing class, labor, and structural domination, and integrates Georg Lukács’s concept of reification to examine how commodification permeates both work and public life. It argues that Digital Taylorism and digital colonialism together deepen the reification of labor, transforming human activity into quantifiable, monetizable elements. Furthermore, the logic of commodification spills into the public sphere, reshaping it into a fragmented, profit-driven environment—the “post-public sphere.” Drawing on interdisciplinary literature, the study reveals how digital technologies extend capitalist control, restrict autonomy, and erode democratic participation. Ultimately, it calls for critical awareness and regulatory intervention to resist the pervasive commodification of life under digital capitalism and to reclaim digital spaces for public good, labor justice, and cultural sovereignty.
Digital Taylorism Reification Digital Colonialism Algorithmic Management Commodification
Bu çalışma, dijital kapitalizm altında emek ve iktidarın dönüşümünde merkezi işlev gören Dijital Taylorizm ile dijital sömürgeciliğin nasıl kesiştiğini incelemektedir. Dijital Taylorizm, üretkenliğin insan öznelliğinden üstün tutulduğu bir bağlamda, emek süreçlerinin algoritmalar aracılığıyla parçalanmakta, izlenmekte ve otomatik sistemlerle optimize edilmekte olduğunu ifade etmektedir. Bu model, gözetimi yoğunlaştırmakta ve emeği veri noktalarına indirgemekte; böylece yabancılaşmayı ve şeyleşmeyi derinleştirmektedir. Öte yandan dijital sömürgecilik, bu dinamikleri küresel ölçekte genişletmekte ve Küresel Kuzey’deki teknoloji şirketlerinin Küresel Güney’e platformlar, dijital altyapı ve emek rejimleri dayatmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu durum, veri çıkarımı, kültürel tahakküm ve emek sömürüsü yoluyla tarihsel sömürge ilişkilerinin güncellenmiş biçimlerini üretmektedir. Çalışma, sınıf, emek ve yapısal egemenlik vurgusuyla Vincent Mosco tarafından geliştirilen Kritik-Hümanist İletişim Politik Ekonomisi çerçevesini benimsemekte; metalaşmanın hem iş süreçlerine hem de kamusal yaşama nasıl nüfuz ettiğini Georg Lukács’ın şeyleşme kavramı aracılığıyla analiz etmektedir. Dijital Taylorizm ile dijital sömürgeciliğin birlikte dijital emeğin şeyleşmesini ve toplumsal hayatın her alanının ölçülebilir, metalaşabilir bir forma indirgenmesini pekiştirdiği savunulmaktadır. Bu bağlamda çalışma, dijital kapitalizmin yaşamı topyekûn bir metalaşma mantığına tabi kıldığını ileri sürmekte ve kamu yararı, emek adaleti ile kültürel özerklik temelinde dijital alanların yeniden kamusallaştırılmasını önermektedir.
Dijital Taylorizm Şeyleşme Dijital Sömürgecilik Algoritmik Yönetim Metalaşma
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İletişim Sosyolojisi |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Temmuz 2025 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 22 Nisan 2025 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025Cilt: 8 Sayı: 1 |
ISSN: 2667-4491
Bu ürün Creative Commons Attribution 4.0 tarafından lisanslanmıştır.
Türk Akademik Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi (TURAJAS) aşağıda verilen Alan Endeksleri tarafından taranmaktadır;